SEVGİ BİZİM DİNİMİZDİR BAŞKA DİNE İNANMAYIZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

"Dinimiz Sevgidir Bizim"

Aşağa gitmek

"Dinimiz Sevgidir Bizim" Empty "Dinimiz Sevgidir Bizim"

Mesaj  Admin C.tesi Şub. 23, 2008 1:31 am

Alevi-Bektaşi Tasavvufu'nun sonsuz derinliği/yüceliği, Gül-Bülbül ve ikisinin arasında ki Muhabbetir. Bu muhabbet; Derviş Yunus'un, Şeyhi Taptuk Emre'nin Dergâhına taşidığı odunlarda, Kaygusuz Sultan'ın Dem'inde, Hayyam'ın kadehinde, Nesimi'nin, Harabi Baba'nın dolusunda, Şah Kızıl Deli Sultan'ın Dört Köşe'sinde olduğu gibi, cümle Erenlerin-Evliyaların-Enbiyaların-Velilerin-Sultanların-Abdalların gönüllerinden- dillerinden akmıştır.
Her bülbül gülistanda ki o kızıl gülünü arar. Dalına konar gülüne ulaşana kadar muhabbet eder. Her bülbülün Güle olan muhabbeti kendi gönlünden, kendi yüreğinden, kendi dilinden olur. Aslı bir olduğu halde, "Her gönülden bir yol gider Hakk'a" sözü bu anlamdadır.
Muhabbeti olmayan yoldan Hakk'a ulaşilmaz.
Geriye gidecek olursak eğer, Aşk'tan önce sevda, sevdadan önce sevgi gelir. Sevginin de bir öncesi beğenme, onun bir öncesi de hoşlanmadır. Merkez sevgidir. Aşağı ve yukarı kavaramlar sevginin değer dereceleridir.
Hiçbir varlık yoktur ki içinde sevgi olmasın.Yaradılanı yaradanından ötürü sevdiğimiz
içindir ki, "SEVGİ BİZİM DİNİMİZDİR".

SEVDALARIN
Sevdaların şu gönlüme dar gelir
Erdir artık erdir aşkı bulayım
Sensiz olup yalnız kalmak zor gelir
Hiç olmazsa düşlerimde sarayım
Yana yana hasretinle kor oldum
Alev sardı her yanımı nar oldum
Bir sevdadan diğerine yar oldum
Doldur ahı taslarında kanayım
Ne gümüştür ne de altın muradım
Ne köşkündür ne de cennet sarayın
Kim düşünür huri ile gılmanın
Gamzen olup yanağında kalayım
Canım canı dinle n'olur sesimi
Boş bırakma uzattığım elimi
Budak Ali'n serden geçmiş serseri
Dost bağının güllerinde kokayım

ALİ ALİ DİYE
Gökyüzünde turna olsam
Ötsem Ali Ali diye
Necef deryasına konsam
Yüzsem Ali Ali diye
Dikenlerde bir gül olsam
Açsam Ali Ali diye
Bülbülüme hayran kalsam
Koksam Ali Ali diye
Erenlere yoldaş olsam
Koşsam Ali Ali diye
Şu gönlüme haldaş bulsam
Coşsam Ali Ali diye
Budak Ali’m pervaneyim
Dönsem Ali Ali diye
Şah aşkına ateşteyim
Yansam Ali Ali diye

GELİR
Yolumuz gözlenir karşi dağlara
Gidip bir mürşide mihman olmaya
Erenler bağında güller dermeye
Şah Kızıldeli’ye varasım gelir
Bağında bahçende açınca gülüm
Sevdanda tutuşur köz olur külüm
Sığmayıp bendine taşinca gönlüm
Damlanda deryanda coşasım gelir
Akıyor yaşlarım sellere döndü
Yakıyor hasretin bağrımı deldi
Şu ömrüm geldi de geçiyor sanki
Zamanın tez eyle himmetin gelir
Ayrılık ne zormuş aşik olana
Sürerek gelsemde yüzüm turaba
Cefana vefadır garip canımda
Uğruna ser verip ölesim gelir
Dilimde besmele özümde sensin
Dinimde imanım önümde yolsun
Nerede arasam orada varsın
Kıblemi yönüne dönesim gelir
Budak Ali’nim yanmışım özümden
Hiç kötülük geçmez deli gönlümden
Bilmem ki ne kaldı geri ömrümden
Tabuta koysalar göresim gelir
Erenlerim, biliyorum öyle bir deryaya daldım ki yüce kelimesi ona damla olur. Ne yapalım halimizce söylebildiklerimizin zerrenin zerresi olamadığını da. Yalnız yolumuzu ve yolumuzda yaşanan güzellikleri de anlatmaya dil yetmiyor. Zaten o güzellik ile buluşulduğunda da sadece gönül konuşuyor. Çünkü O'da gönüle hitap ediyor. Dil sadece göz ile seyrediyor.
Aşk-ı Muhabbetimizle
fakir Ali Kaykı

Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 13
Kayıt tarihi : 22/02/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz